Bir Filin Günlüğü Günlüğü

1 - 5 / 75
Sayfa:   1   2   3   4   5 ...  Sonraki

10 Eylül 2018

“Derler ki insan; yemediği halde kendi türünü öldüren tek canlıdır.”

Hacılar naber? Nasıl gidiyor ifler ketozisler karataylar? Ya detokslar? Peki ara öğünler? Umarım iyidir. İyi olması gerek çünkü halkın güzel insanlara ihtiyacı var. Sizi bilmem ben kendi obez zamanlarıma çok acımasız davranıyorum. “Fil” diyorum kendime ya hu! Fil daha ne olsun. Eski fotoğraflarıma bakarken gözlerim kanıyor, elim ayağım titriyor. En güzel yaşlarıma bunu yaptığım için, ruhumu o bedenin içine hapsettiğim için kendime çok kızıyorum. Bu öyle basit bir kızma değil. Geçmişle görülemeyen bir hesabım var, kendime olan öfkem bir türlü dinmiyor. “Neden Belkıs? İnsan kendine bunu neden yapar?” Bu çok saçma geliyor olabilir. Elimden gençliğim kaymış gitmiş. En mutlu olmam gereken zamanlarda ben klozetin üstünde ağlıyormuşum. En güzel haftasonlarında ben yataktan çıkmıyormuşum. İnsan et ve kemikten ibaret, bir de ruh. Sen o ruhun nefes almasına izin verme sonra olanları izle. Pardon olmayanları. Çünkü iki adım bile atmıyor yerinde sayıyorsun. Kimseye verecek bir tesellim ya da pozitif yaklaşımım yok. Sadece “umarım benden güçlüsündür üstesinden gelirsin”diyorum hepsi bu. He “nasıl zayıfladın?” Sorusunun cevabı için işi ehline yönlendirmekte fayda var. İnsanlara iyilik yapacağım derken egoyu besliyoruz, farkında değiliz. Aslında farkındayız işimize geliyor. Egoyu başka yerlerden tatmin etmek mümkün. Boşver insanların sana ihtiyacı olduğunu düşünme, bu biraz zalimce. Her şekilde zayıflamak mümkün, az ye, çok hareket et, su iç bir de hepsi bu. Kafaya bu kadar takma bir de. Taktıkça sana daha çok sarılıyor o kilolar. Başına bir şey gelecek diye korkuyor galiba. Benim bir de ayaklarım çok üşüyor ama bunu kimseye sormuyorum. Doktor arkadaşıma sordum “doktora git” dedi. Aradığım tam olarak bu. İşi ehline bırakmak. “Cahil cahil konuşuyorsun.” demek istediğim çok insan var ama ortalık karışıyor iyi olmuyor. Biliyorsan konuş dinleyelim, bilmiyorsan bilgi kirliliği yapma gözünü seveyim. Böbrekleri bu bedende olduğuna pişman etmişim, az kaldı tabi bitiyor o da. Önümde sonu nereye varır bilemediğim, gözümü kısıp baktığımda kestiremediğim bir yol var. “Yok ben yolda gitmem, yol şüphesiz bende gider.” Başka da diyeceğim bir şey yok sanırım.

Buraya bir de şarkı bırakıyorum. İçimden yazmak geliyor, sürekli yazmak. Görmek istemezseniz postu spamlayın hepsi bu. Ya da görün ya, çok faydalı şeyler okuyoruz sanki akşama kadar 😁 ben bir ton insan çekiyorum, azıcık da siz çekin.


https://m.youtube.com/watch?v=3q9fR1HJ6vw

09 Eylül 2018

09 Eylül 2018

“Ey iki adımlık yerküre! Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben.”

Saat 01:56, ben bunu yazarken 57 oldu ama mühim değil. Sahibi biz miyiz zamanın ya da zaman mı bizim sahibimiz? Belki bu yüzden alarm kurmadım şimdiye dek hiç. Bak bu konuda beynime güveniyorum. Dediğimi yapar, az kıt ama “sabah beni 7de uyandır bro sınav var” desem uyandırır. Son 9 saattir böbreğimi susturamıyorum. İlaç iğne hak getire. Bana mısın demedi! Az önce bir saat kadar uyudum, haftada üç gün rüyamda Mihriyi görüyorum. Hayatımda var olmuş, bir şekilde yer edinmiş insanları rüyada dahi olsa görmek güzel. Hem özlüyorum hem seviniyorum. Eve geldiğimde beni kucaklayan o anaç ama minnak kadını çok özledim. Evde değildik rüyada ama başka bir yerdeydik, yüksekçe bir yerden uzaklara bakıyorduk. Devamı yok bu kadar.
Gelelim gerçek olana, kendimle olan hesabıma. Bitmiyor. Çünkü hala kendimi anlamakta güçlük çekiyorum. Olaylar sadece benim çemberinden ibaretmiş gibi hemen o çemberi kapatıyor herkesi itiyorum. “Sana kim şiddet uyguladı?”
“Ben babamın kamburuyum” demişti çocuğun teki, kendi içinde, ailesiyle, komşusuyla, arkadaşıyla, sevgilisiyle, patronuyla, hocasıyla, hatta tüm dünya ile; ne çok insanın ne çok derdi var. En tehlikelisi kendimizle olan sanırım. Bir hakem yok, taşı bir beze koyup taşıtma fikrini ortaya koyup dengeyi sağlayacak ultra beyin birileri yok. Kafa göz dalıyorum bazen. Bazen karşılıklı susuyoruz. Bazen “ne yapalım bari bağışlayalım birbirimizi” diyoruz. Affetmek doğamızda var. Kendini affetmeli insan. Biricik ve kıymetli olan her şey herkes affedilmeli. Çemberi açıp “gelin bizim evde oynayalım, annem Elmalı pasta da yapacak” demek istiyorum. Annem sahiden çok güzel Elmalı pasta yapar, havalı bir şey bu. Sonra yine kapanacak o çember biliyorum, yine açılacak yine kapanacak. Çemberin içinde sürekli kendimle konuşmaya devam etmeli, bunun benden başka kimseye zararı yok. Büyümeyeceğim, böyle bir beklentim yok artık. Her seferinde biraz daha kafadan verip kendime katmak hoşuma da gidiyor üstelik. Umalım ki hayat bunu farkedip ağzımıza sıçmaz. -vurcam kırbacı vurcam kırbacı-
Playlistte üç şarkı değişti; teo cem ve Hümeyra. Sahneyi kapatıyor biricik ve pek kıymetli olan kendime iyi uykular diliyorum.

08 Eylül 2018

08 Eylül 2018



Bir Filin Günlüğü Kilo Geçmişi


Uygulamayı al
    
© 2024 FatSecret. Tüm hakları saklıdır.